Dünya’da Koronavirüs’ün ortaya çıkmasının üstünden tam bir sene geçti. Türkiye’de ise bu süre bir seneye yaklaştı.
Şu an bu blog yazısını okuyan kişi,
Türkiye’de 2020 yılının bu zamanları her şey ne kadar normaldi değil mi? Kim bilir, belki bir öğrenci belki bir çalışan belki de emekli birisin. Her kim olursan ol, yarın için yapacağın bir planın vardı. Nereden bilebilirdin 11 Mart’ta son derse girdiğini ya da son kez öğrencilerin ile bir araya geldiğini veya iş arkadaşlarınla aranızda korku olmadan, gülerek çay içtiğini…
Koronavirüs Dünya’ya yayıldıkça ülkeler sıkı tedbirler almaya başlamış, 11 Mart 2020 tarihinde ülkemizde de Koronavirüs vakası tespit edilince hızlı bir şekilde tedbir alınarak, kontrol sağlanmıştır. Okullar, iş yerleri, hastaneler(pandemi hastanesi haricinde) kapatılarak önlem alınırken, Koronavirüs’ ten korunmanın yolları da aranmaya başlandı.
Yapılan açıklamalarda; kişinin bağışıklık sistemine göre virüs, 2 ve 14 gün kuluçka döneminde kendini göstermektedir. Kuluçka döneminde kimse ile temas etmeden, birey kendini karantinaya almalıdır. Bunun yanı sıra virüsten kendimizi ve sevdiklerimizi korumanın yolları hakkında birçok bilim insanı, hekimler tavsiyeler sundu. Bazı bilim insanları ve hekimler sarımsak yiyerek Koronavirüs’ ten korunabileceğini söylerken bazıları ise kelle paçanın da aynı işlevi görebileceğini belirtti.
Tüm Dünya’da panik oluşturan bu süreç için bir an önce aşı çalışmalarına başlandı, aşı bulunana kadar virüsün yayılmasını önleyecek önlemler belirlendi. Bu önlemleri şöyle sıralayabiliriz:
Türkiye’de Koronavirüs Kapsamında Alınan Genel Tedbirler
Bu tedbirler haricinde Koronavirüs’ ten korunabilmenin en önemli yolu ise kişisel temizlik ve hijyen. Dünya’nın dört bir yanında başlanılan aşı çalışmaları olumlu sonuç verene kadar kişi, kendini ve etrafındaki insanları koruyabilmek adına kişisel temizlik ve hijyenine dikkat etmelidir. Kişisel temizlik ve hijyen adına alınan tedbirler ise şu şekildedir.
Kişisel Temizlik ve Hijyen Tedbirleri
Kişisel temizlik ve hijyen konusunda, bulunduğumuz ortam ve koşullardan dolayı her zaman yeterli imkanlara sahip olamayabiliriz. Dışarıda alışveriş yaparken, markete gittiğimizde veya iş ortamında su ve sabun gibi hijyen sağlayıcı ürünlere erişemeyebiliriz. Bu yüzden ellerimizdeki virüsleri hızlı bir şekilde inaktive edebilmek için ‘dezenfektan’ üretimine başlandı.
Dezenfektanlar içeriği bakımından, ellerimizdeki ve yüzeylerde bulunan virüslere hızlı bir şekilde etki ettiği için artık temel ihtiyaç haline geldi. Artık en iyi dezenfektanı kullanarak ellerimizde barınan virüsleri etkisiz hale getirebiliyoruz.
Peki daha önce sadece doktorların, cerrahların ameliyat esnasında kullandığı dezenfektan nedir? Her kullandığımızda bulduğu için dua ettiğimiz kişi kim? En iyi dezenfektanı hangi ihtiyacı karşılamak için bulunmuş? Bunlar hakkında daha önce hiç bilgi edindiniz mi? En iyi dezenfektan hakkında bilgi sahibi olmadan önce dezenfektanın bir geçmişine bakalım.
Dezenfektanın Yüzyıllık Serüveni
Günümüzde Koronavirüs sebebiyle ekmek, su gibi ihtiyaç haline gelen ve tüketilen dezenfektan, 1865 yılında Glasgow’da Joseph Lister adlı cerrah tarafından bulunmuştur. O zamanlarda Koronavirüs gibi bir virüs ile mücadele olmadığı için Cerrah J.Lister, o dönemin en büyük problemi olan ameliyat esnasında ve ameliyathanedeki mikropları yok edebilmek için mikrop öldürücüleri geliştirdi.
Cerrah J.Lister’ın eski şefi Sir John Erichsen, “Karın boşluğu, göğüs ve beyin, başarılı bir ameliyat için insanoğluna sonsuza dek kapalı kalacaktır” diyordu. Fakat Lister’ın bulduğu antiseptik, Erichsen’ in bu tezini çürüttü. Önceleri ameliyat olmak insanlık için umut iken, ameliyathanedeki mikroplar yüzüne bu korkuya dönüşüyordu. Hatta o zamanlarda antiseptik bulunmadan önce ve sonra olmak üzere, ölüm oranlarına ilişkin araştırma yapılmış ve sonuç şu şekilde ortaya konulmuş:
“Doktor Lister ’in Glasgow’da 1864- 1866 yılları arasında yaptığı ameliyatlarda, ölüm oram yüzde 45 iken, 1867-1869 yılları arasındaki ameliyatlarda, mikrop öldürücüler sayesinde bu oran yüzde 15’e düştü.”
Bundan farklı olarak el hijyeni konusunda bir diğer dönüm noktası ise; hijyenik ve cerrahi el dezenfeksiyonu arasındaki farktır. Bu ayrım ise 1945 yılında Hijyenist Carl Flügge tarafından ortaya konulmuştur. Hijyenik olan el dezenfeksiyonu, ciltte geçici olarak bulunan geçici patojenleri ortadan kaldırır. Cerrahi el dezenfeksiyonu ise aynı zamanda azgın tabakada yaşayan yerleşik mikropların kapsamlı bir şekilde ortadan kaldırılmasına da yol açar.
Antiseptikler, canlı dokuya uygulanarak enfeksiyonu önleyen antimikrobiyal maddelerdir. Antiseptikler, dezenfektanlar ile karıştırılmamalıdır. Dezenfektanlar, vücutta bulunan mikroorganizmaları öldüren antibiyotikler ile canlı olmayan nesnelerde bulunan mikroorganizmaları öldürmekte kullanılan dezenfektanlarla karıştırılmamalıdırlar.
Yüzyıllar öncesinde bulunan dezenfektanın daha doğrusu antiseptiklerin, o dönemde sadece cerrahlar ve hastalar için büyük buluş olmuşken, günümüzde ise herkes için önemli bir noktada yer alıyor. Bu kadar bilgilendirme yeterliyse şimdi sıra en iyi dezenfektanı kullanırken, göz önünde bulundurmanız gereken noktalar var.
En İyi Dezenfektanı Kullanırken Nelere Dikkat Etmelisiniz?
Dezenfektanın, virüsleri ve mikropları durdurucu özelliği olduğunu hepimiz biliyoruz. Fakat bu özelliğe güvenerek, dezenfektanı her alanda ve bolca kullanmak doğru değildir. Aynı dezenfektan her alandaki virüsleri yok etmiyor. Öncelikle sağlık ve tarım alanında dezenfektan olduğunu göz önünde bulundurmalısınız.
Sağlık alanında kullanılan en iyi dezenfektan ile yaşam alanınızı, sevdiklerinizi korumak için kendinizin hijyenini sağlayabilirsiniz. Özellikle evde, hastanelerde ve bakımevlerinde dezenfektan kullanımı oldukça önemlidir. Aynı anda çok sayıda insanın bir arada bulunması ısı ve nemden dolayı mikroorganizmaların çoğalmasına neden olmaktadır. Bu yüzden toplu kullanım alanları ve kapalı alanlarda dezenfeksiyon sağlanmalıdır.
Tarım alanında kullanılan en iyi dezenfektan ise bitki yetiştirilirken, bitkiye zarar veren mikropların inaktive edilmesinde kullanılır.
Koronavirüs önleminde kullandığımız ve kullanacağımız en iyi dezenfektanlarda ise aşağıdaki adımlar takip edilmelidir.
Türkiye’de dezenfektan ve kolonyalı önlemler alınmaya ilk başladığında, ülke gündeminde zehirlenme vakaları olduğu belirtilmişti. Sebebi ise; insanların dezenfektan veya kolonyayı içerek kendini koruma altını alabileceğini düşünmesiydi. En iyi dezenfektanı içerek kendinizi koruyamaz aksine ölümünüze sebebiyet verirsiniz. Dezenfektan gibi hijyen ürünleri, ellerinizi ve dokunduğunuz yüzeylerdeki virüsleri inaktive edebilmek için kullanmalısınız.
Daha önceki yazılarımızı okuduysanız, Koronavirüs’ ten korunmanın çeşitli yollarına yer verdik. Tüm bu tedbirleri almanıza rağmen hala kendinizi iyi hissetmiyorsanız bunları gözlemeye başlayın.
Hijyenik El Dezenfeksiyonu İçin Pratik İpucu
Dezenfektanın etkisini göstermesi ve hijyenik bir dezenfeksiyon işlemi gerçekleştirmek için kuru olan elinize yaklaşık 2 vuruş (3 ml) kadar dezenfektan sıkın.
Ardından cildin tüm alanlarını kaplayacak şekilde, maruz kalma süresi boyunca bileklere kadar dikkatlice yayın ve ovalayın.
Ellerinizi bu süre boyunca nemli tutmaya dikkat edin. Dezenfekte ederken, parmak uçlarına, avuç içlerine, özellikle baş parmak ve boşluklarına müdahale etmeye çalışın.
Doğru Bilinen Yanlışlar
Korku ve panik oluşturan Koronavirüs hakkında ve kendimizce ürettiğimiz tedbirler hakkında doğru bildiğimiz yanlışlar var. Bu yanlışların önüne geçebilmek için doğrularını bilmeliyiz.
Kendinizi İyi Hissetmiyorsanız Ne Yapmalısınız?
COVID-19'un tüm semptomlarını öğrenin. COVID-19'un en yaygın semptomları ateş, kuru öksürük ve yorgunluktur. Daha az yaygın olan ve bazı hastaları etkileyebilecek diğer semptomlar arasında tat veya koku kaybı, ağrı ve sızılar, baş ağrısı, boğaz ağrısı, burun tıkanıklığı, kırmızı gözler, ishal veya deri döküntüsü sayılabilir.
İyileşene kadar öksürük, baş ağrısı, hafif ateş gibi küçük belirtileriniz olsa bile evde kalın ve kendinizi izole edin. Tavsiye için sağlık uzmanınızı veya yardım hattınızı arayın. Biri size malzeme getirsin. Evinizi terk etmeniz veya yakınınızda birinin olması gerekiyorsa, başkalarına bulaştırmamak için tıbbi bir maske takın.
Ateş, öksürük ve nefes almada güçlük çekiyorsanız hemen tıbbi yardım alın. Mümkünse önce telefonla arayın ve yerel sağlık otoritesini talimatlarını izleyin.
Unutmayın Koronavirüs ilelebet hayatımızda kalacak değil. O yüzden bu süreçte tedbirleri elden bırakmayın.